Kayıtlar

Ekim 23, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

AŞK DEDİĞİN HARAM OLUR

Resim
AŞK DEDİĞİN HARAM OLUR  Hayatın birçok renkleri vardır. Renk renk çiçekleri, her rengin ayrı kokusu ve her kokunun sunduğu farklı düşleri… Edip Cansever’in “ Kırmızı yanlışlıklarımı çok severim” sözüne rağmen bizim rengimiz kırmızı, çiçeğimiz gelincik ve düşlerimiz devrimdir. Gözlerimizi saldık mı uzak ufuklara; kırmızı yapraklı, siyah perçemli, sarı tomurcuklu gelin çiçekleriyle bezeli bir orman düşleriz. Severiz kırmızıyı. Ama bu sevme, bizi “Renkleri tek tek alırsan hepsi birer tarikat” dizesiyle “uyaran”, Cemal Süreya'ya da yolumuzu düşürür. Ve renkler bacayı sarar… Yine de biz, rengârenk düşlerimizi ak kâğıtlara sararız ve şiir olur, aşk olur. “Aşk dediğin haram olur” adlı kitabındaki rengârenk şiirleriyle selamladı bizi Sezai Sarıoğlu. Taşın yaşı, çocukların taşı Zamanın bazı taşları yaşlarından evvel yerlerine oturmak zorunda kalır. Bir duvarda binanın yükünü yüklenir ya yeni oluşmuş bir taş, acemi yapı ustasının ellerinde. Oysa kısa süre de darmadağın olur, ufalanı

Şiir adımlarıyla sürgün

Resim
 Müzik, şiir  ve ışık tanrısı Apollon geçti karşımıza ve bizlere bir oyun önerdi,  tapınağının gölgesinin düştüğü yere bir demet şiir bırakıp “buraya ilk ulaşan şiiri alacak” dedi. Nar baba (Sezai Sarıoğlu) ellerimizden tuttu ve el ele koşturduk tapınağın gölgesine. Hepimiz demetten birer şiir aldık! Nar baba dönüp Apollona, “buna Ubuntu denir” dedi. Sonra Apollon dahil hepimize Ubuntuyu anlattı. “Kocaman kırmızı bir afrika haritasının altında küçük siyah bir lekedir Ubuntu.  Oysa ben biz olduğumuz zaman benim!” öfkeyle kükredi Apollon ve sürgün kararımızı verdi şiire. “Bundan sonraki yaşamınız salt şiir olacak!” dedi Bir yanımızda Cemal Süreya; oturmuş apartmanın merdivenlerine, Tomris Uyar gülümsüyor pencereden aşk haline. Diğer yanımızda Nazım; yatırmış gözlerini karşı kıyıdan, Karadeniz'in azgın sularına, memleket kokluyor.  Öbür tarafta; gencecik yüreği, güneş gibi yüzü ve yaşam ağrılarıyla Didem Madak. Karşımızda, şiir kokan sakallarıyla nar baba, sürüldük şiire! Her Perş