AŞK DEDİĞİN HARAM OLUR
AŞK DEDİĞİN HARAM OLUR
Hayatın birçok renkleri vardır. Renk renk çiçekleri, her rengin ayrı kokusu ve her kokunun sunduğu farklı düşleri… Edip Cansever’in “ Kırmızı yanlışlıklarımı çok severim” sözüne rağmen bizim rengimiz kırmızı, çiçeğimiz gelincik ve düşlerimiz devrimdir. Gözlerimizi saldık mı uzak ufuklara; kırmızı yapraklı, siyah perçemli, sarı tomurcuklu gelin çiçekleriyle bezeli bir orman düşleriz. Severiz kırmızıyı. Ama bu sevme, bizi “Renkleri tek tek alırsan hepsi birer tarikat” dizesiyle “uyaran”, Cemal Süreya'ya da yolumuzu düşürür.
Ve renkler bacayı sarar…
Yine de biz, rengârenk düşlerimizi ak kâğıtlara sararız ve şiir olur, aşk olur.
“Aşk dediğin haram olur” adlı kitabındaki rengârenk şiirleriyle selamladı bizi Sezai Sarıoğlu.
Taşın yaşı, çocukların taşı
Zamanın bazı taşları yaşlarından evvel yerlerine oturmak zorunda kalır. Bir duvarda binanın yükünü yüklenir ya yeni oluşmuş bir taş, acemi yapı ustasının ellerinde. Oysa kısa süre de darmadağın olur, ufalanır çekemeyeceği yükün altında. Bir lokma ekmek için sokaklara dökülen sabilerin, acemi yöneticilerin yasal mermileriyle, eve dönen cesetleri gibi!
Taşın yaşını büyütmek/ bir elinde taş, bir elinde limon/ maskeli çocuklara nasipmiş. O gün/ taştan yana taraf/ çocuktan yana taş oldum… … annemden habersiz/ aldığım yaşları geri verdim / korsanın tam ortasında / devrimden bir gün daha aldım/ hrant’ınahparik pabuçlarını/ resmi mülkün temeline fırlattım! Diyerek betimliyor yerlerine oturamayan taşları Sezai Sarıoğlu “Çifte Vav” şiirin de.
Elma tabiri adlı şiirinde yine ölümü anlatıyor, ölümün heyecanlı çekiliğini harmanlayıp ilk affedilmez günahla!…
“Tanrıları elma borçlandırır rüyasında!”
Bu çocuk kime çekmiş, diye sorar komşular/ benden duymuş olun, çekmişse kendine çeker. Bir elmanın peşinde koşar çocuklar, tüm günahkârlar gibi masum. Eli boş dönerken tarihten ve devrimden, bir çocuk kendine çeker. Bilmek için toplar balta girmiş kavramları. On iki eylül süren elma kıtlığını. Aklındaki cevabın boynu sorudan ince! Bir çocuk kendine çeker Halepçe’nin elma kıtlığında. Bir elmanın peşinden koşar çocuklar! Ucunda kan kızıl ölümler olsa da! Oysa Her helalin içinden geçen, büyüyünce haram olmaktır!
En cesur yürekler çocuklardadır bu korku çağında. En adil haramilerdir çocuklar.
Geç kalmış bir devrim çağında, sokakların nabzını tutan devrim çocuklarının yüreklerine yaslayıp yüreğini, yürekli şiirler yazıyor Sarıoğlu. Yüreğinden devrim düşlerini söküp atan yüreksizlerin suratına tokat atar gibi!
“Ana rahminden sokağa düştüğümde/ taşta uyuyan tanrılar görmüştüm/ çocuk için en iyisi galiba/ taşı çalıp tanrıları uykusuz bırakmak…
Bakaşaşa kalsın tanrılar/ kırk kapılı uykular/ harami çocuğun olsun…
…Elmanın çıkardığı ses dişe yasak/ havva’ysa, yapraktan ibaret değil/ dilinde köz söndüren dili perdesiz nine/ günde beş vakit sesini eşeleyip/ ne beş kocadan ne cumhuriyetten bir şey anladım diyor…”
Zindanın ilmi diyor bir şiirine Sarıoğlu. Her ilimde olduğu gibi zindanda da siyahla beyazın varlığını anlatıyor. Ya bilgeleşirsin zindan da ya da çıldırırsın. Bu iki durumu vurguluyor bilgelikle deliliğin sınırında çizilen şiir-ler-inde! Bir zindan mahsus mahal içerisindeyse, bir zindan da ziyaretçi mahalindedir.
“… sonra sen/ bir kitabın gözünün içine baktın/ göçebe anahtarı unuttu yerleşik kilitte zındancı/ gözyaşının içinde uyudun, mutsuzluğun da uyudu/duydunuz mu dedin, mahsus mahal önünde/ acılar, sağır hücreden kurtulamayacak hiç! ….
Bir devrim düşüyle düşmüşsen zindana, düşlerine zincir vuramaz kirli üniformalarının ceplerinde, göçebe kilitler taşıyan zindancı”
HER AKLINDAN GEÇENİ AŞK VE DEVRİM SANIYORSUN
Sen yenisin galiba, hiç haram öpücük biriktirmemişsin! Diye başlayan “aşığa bağdat sorulur” şiirinde. Ten’e yürekten dokunmanın, yürekli zamanlarda kaldığını vurguluyor Sarıoğlu. Dünya da kendini yaşayacağın içten bir köşe yok! Oyalayamıyor seni geçip giden şeyler. Bir anlamı olsun istiyorsun her nefesin. Her aklından geçen bir devrim, bir aşk! Sen, yenisin galiba bu yaşam çöplüğünde! İçin haram sular talanı, dışın dağınık sözcükler iklimi. Yüreğin kocaman bir aşka gebe, harıl harıl arıyorsun döllenmeyi bir aşkın koynunda. Bir şans daha vermeye meyilli. İkinci sevişmede aşkına devlet! Yenisin sen! Kirletemiyorsun bir türlü ütopik duygularını! Bir şans, bir şans daha… SEN YENİSİN!
Toplumsal gerçekleri entelektüel bilgi birikimiyle dile döküp, sloganların ve kalıplaşmış “sol” söylemlerin dışında şiir ve şiirselleriyle sunuyor Sarıoğlu…Kitap:
Sezai Sarıoğlu
Aşk dediğin haram olur.
yasak meyve yayınları.
Halil Çamay
Güney Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi
Nisan 2015
Yorumlar
Yorum Gönder